İnatçı Duvar
Her bakış nasıl sığınır
kendi hikâyesine, bilirim
Ve sözcükler nasıl idam
edilir el birliğiyle
Yazmaz eski kitaplarda
sıramı beklediğim
Kayıp iklimler kadar
çaresiz kaldım: susuz, mahzun
Karanlığı çağırıyor kadim acıyla
korkunç masal
Avuç avuç gözyaşı koparıp incelikle
kederden
Kurtulmaya çalışıyor
evrakım yangının dehşetinden
Karaltı ve müjdeler görüyorum
yaklaştıkça ateşe
Uzak sevdanın emelleri ürperiyor
benimle kırık
Görmek, tükenmek, eksilmek
için yürüyorum kıyısında
Saatimi ıstıraba kuranları nakşedip
inatçı duvara
Sıcaklığını unutmamak
arzusuyla son notaların
Sonlanmışçasına rüyalar, öyle
tutuyorum aklımı
İzi kalsın diye yolcuların
yaktığı ateşlerin
Saklıyorum suya düşen
kıvılcımlarını da
Kalemlerin hikâyesi var, aşılmaz
engel ve yorgunluklar
Paylaşırdım elimden gelse kimsesizliğimi
kâğıtlarla
Kalmaz nazenin hayal esrik,
yırtılmış günce eksik
Ardına her geçişimde
yükselmese bu inatçı duvar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder