SOSYAL MEDYA

27 Ocak 2021 Çarşamba

Ayşegül Çetinkaya - Dalgalar

 Dalgalar

Kıyıdayım. Çocukluğumun yazlarının geçtiği sahilde.

Karadeniz her zamanki gibi öfkeli. Öyle yüksek haykırışlarla dövüyor ki kıyıyı konuşsam sesimi duyamam.

Benim içim de öfke dolu. Bir bulutun içindeyim sanki. Sebebini biliyorum. Dün akşam gelen bir telefonla, gece yarısı uçağı ile geldim. Annemin yabancı bakıcısı, daha çok para veren birine gitmiş aniden. Abim, hızla artan dolar kuru nedeniyle ikinci bir artışa “hayır” dediği için ayrılmış.

Sabah saatlerinde olayın gerçekleşmesine rağmen akşam sekiz gibi haberdar edilmem çılgına çeviriyor beni. Rahatsız etmemek için haber vermemeleri beni yatıştırmıyor, çünkü annem bir dakika bile yalnız bırakılamayacak bir bebek gibi, İlgiye ve sevgiye muhtaç. Silinmiş belleğine, her şeyi unutmuş olmasına rağmen unutmadığı, utanma duygusu nedeniyle, birlikte yaşadığı abim onun için bir yabancı. Daha da kötüsü yabancı bir erkek!

Dolayısıyla hızla uçağa yetişiyorum ve gece yarısı, yanında, annemin koynundayım. Tanımasa da en şefkatli sarılmalarla kucaklıyor beni. Anlamadığım, söylediği belli belirsiz sevgi sözcüklerini kalbime bastırıyorum. Sabah birlikte uyanıyoruz. Onu hiç bırakmamışım, akşam birlikte yatmışız gibi kalkıyoruz.

Gününün çoğunu uyuyarak geçirdiğini bildiğim için çantama attığım bir Calvino var. Sıcaklığını duyuyorum daha uçarken. Öfkem yatışır gibi oluyor biraz.

Her fırsatta kıyıya gidiyorum. Karadeniz’in dalgalarını izlerken sakinleşiyorum. Bir şey demeye çalışıyor gibi. Tüm dikkatimle dalgalara yoğunlaşmak içimin sesini susturuyor. Her biri dehşetli, büyük ve birbiri ardına gelen, hiç bitmeyen dalgalar.

Calvino’nun Bay Palomar’ ı gibi tek bir dalgayı seçiyorum izlemek için.

Dalga yükselerek yaklaşıyor, büyüyor ve kendi içinde derin bir nefes alırmış gibi her şeyi içine çekiyor. Hemen altında bu yüzden büyük bir boşluk oluşturuyor. En yükseğe ulaştığında kıvrılarak hızla düşüyor. Yere çarpıyor ve köpükler halinde kıyıya, gidebildiği en uzak yere kadar koşuyor adeta. Ve aynı hızla geriye dönüyor. Tekrar ait olduğu denize kavuşuyor.

Ama diyor Calvino; “Bir dalgayı, kendisinin hemen peşinden gelen ve onu itiyormuş gibi görünen ve kimi kez de yetişerek onu alıp götüren dalgalardan ayırmak öyle zor ki. Tıpkı kendisinden önce gelen ve onu peşinden kıyıya sürüklüyormuş gibi görünen, bazen de sanki önünü kesmek için ona doğru dönen dalgadan ayırmanın zor olması gibi”

Ardı arkası kesilmeyen, peş peşe gelen tüm o dalgalar aslında birbirinin aynı. Ve birbirlerinin devamı. Ben annemin devamıyım, annem de annesinin. Sonsuz bir tekrarla yaşanıyor her şey. Birbirinden çok farklıymış gibi görünse de benzer şeyleri yaşıyoruz. Aynı acılardan geçip aynı kaderleri paylaşıyoruz. Biricik olduğumuzu düşünüp kendimizi yere göğe koyamıyoruz.

Oysa bir görünüp bir kayboluyoruz.


7/11/2020


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Feridun Andaç

  KENDİ BAKIŞINDA BİR SES OLABİLMEK                                                                                                         ...