Başkaldırı
bin kez çırpınır pelerin
bir mısra atar kalbin tek odacığında
kısa bacaklarıyla kuyunun misafiri
kaygan ve biçimsiz taşlarla örülmüş duvarına tırmanır zamanın
bozkırdan uzak bir dal parçasına tutunmuş ve yol anyor bilincindeki göğün çemberine ulaşabilmek için solmuş çiçekleri ve ölgün yorgun, tükenmiş, şaşkın gayretini kuşanarak
uykusuz sabahlarda nice korkular
mağrur dalgakıranları aşıp heyecanla emellerinin kıyısında durur ve kuşatır
Ürkek, küllü gölgelerinden tedirginlikle uzanır bakışlar tül alınlığından
göğün son özgür parçasına kalkıyor güneşe karşı
som durakların hüznü içinden uzanıp uzanip
şanlı bir türküye selam verdi
irkildi sessizlikte başkaldırı
dalgalı limana varmak için can atan son kaptan
selamlar kanlı bakışlarını
ve evet, sahi senin bakışlarının ardı
neden bu kadar kanlı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder