DİYENE DE BAK!
Öyle gözünüzde abarttığınız kadar iyi biri değilim ben. Beni böylesi yüceltecek neler yapmış olabilirim diye de sormuyor değilim kendime. Aslına bakarsanız pek çok insanda rastlayabileceğimiz insani zaaflar bende de var; hatta ortalamanın biraz üzerinde zaafım var, desem yalan olmaz. Karşılıksız iyilik, karşılıksız yardım gibi safsatalara hiç inanmam mesela. Yerde bulduğum içi para dolu cüzdanı sahibine ulaştırır mıyım? Bakın bunu yaşadım. Hem de birkaç kere. Birinde cüzdanın içindeki para ihtiyacım olmayacak kadar bir miktardı. O nedenle hiç tereddütsüz, cüzdanın sahibine ulaşması için çeşitli yollara başvurdum. Sonra olması gereken oldu. Günün kahramanı ilan edildim. Aman efendim, kim olsa öyle davranırdı, dedim.
Aynı durumu ikinci kere yaşadığımda bulduğum şey cüzdan değildi. İçi döviz ve altın dolu bir torbaydı. Canım, içinde sahibinin kimliğine ait bilgi kırıntısı olmayan bir torbayı sahibine nasıl ulaştırabilirdim ki… Doğrusu, bir zaman torbayı ve içindekileri sakladım. Zamanla, torbanın içindekilerin bana ait olduğu yönünde bir düşünce geliştirdim. Öyle üzerinden aylar geçmiş bir kazanımdı benim için bu torba. E, haliyle de kendime ait olan bir şeyleri harcamakta bir beis görmedim. İlk zamanlar elbette bir vicdan azabı duydum. Duydum duymasına da elden ne gelir. Çevremdeki birkaç fakir fukarayı sevindirdim kendimi teselli etmek için. Bakın bu tür iyilikleri çevremdeki insanlara yapmayı severim. Tanımadığım insana yapacağım yardım, kuyuya atılmış bir taşa benzer. Ama beni tanıyan birileri için öyle mi ya… Sorun çevremdeki insanlara, benim için iyilik babası, kötü gün dostu, cömert ve namuslu insan, derler.
Talih bana böyle kaybedilmiş paralarla, cüzdanlarla karşılaşmak için özel fırsatlar vermiş anlaşılan. Şimdi bulduğum bu üçüncü cüzdanı sahibine ulaştırmakla ulaştırmamak arası ciddi bir nefis mücadelesi yaşıyorum. Önümde iki yol var: Cüzdanı sahibine ulaştırıp gazetelere haber olmak ve böylece günün kahramanı rolünü oynamak. İkinci yol, cüzdanı kendime saklayıp içindeki paranın küçük bir kısmını çevremdeki insanlara dağıtıp fukara babası rolünü oynamak, yine gazetelere haber olmak. İçimde bir ibre biraz birine biraz birine kayıp duruyor, hangi rolü daha çok sevsem diye.
Ooo, sen meleksin o zaman arkadaş. Cebinde para olduğunu düşündüğüm hiç kimseyi affetmem, çarpar giderim. Öyle ona buna para pul dağıtmakla da işim olmaz. Ben cüzdanı, çantayı dişimi tırnağıma takarak kazanıyorum. Kimseye de yedirmem. İsteyen gitsin kendi de kazansın.
Yok yok. Senin gibi insanlardan uzak olsun benim yolum. Kötüsün sen!
Bana diyene bak. Kim bilir o hakkın olmayan paralarla, dağıttığın iyiliklerle kimleri kandırdın. İnsanların iyilikle ilgili hassasiyetlerini sömürdün. Duygu hırsızlığı senin bu yaptığın…
Bizim buralarda senin gibiler için tencere dibin kara, derler!
23.05.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder