Film: Julieta
JULİETA’NIN ÖZLEMİ
Julieta kızına giden yolda, birçok şey hayal ediyordu.
Kızının yüzündeki ifadeyi, sıcak bir kucaklaşma olup olmayacağını...
O sırada Anita bahçedeydi. Bir tarafa istiflenmiş küçük
fidanlardan birini dikmekle meşguldü. Tek katlı, bahçe içinde bir evde, iki
kızıyla yaşıyordu. İki kızı, o sırada bahçedeki sedirde oturmakta, meyvelerden
ayırdıkları çekirdekleri bir kabın içine koyuyorlardı. Hafif esen ikindi
rüzgarı saçlarını dalgalandırıyordu. Anita’nın kocası başka bir kadınla
kaçmıştı. Anita, toprağa bulanmış çıplak ayaklarıyla, yere diz çökmüş sessizce
fidanları dikiyordu. O sırada araba sesinin geldiği yöne doğru başını çevirdi.
Yol biraz yokuştu. Lorenzo’nun arabası yokuş başında durdu.
Arabanın içinde Julieta’ya birşeyler söyledi ve Julieta arabadan indi ve yokuşun
başından aşağıya hızlı hızlı yürümeye başladı. O sırada Anita, gelen kişiyi
görmek için toprağa bulanmış elini alnına siper etti, ikindi güneşi gözüne
ışımasın diye. Gelen Julieta’ydı. Zaten umudu vardı geleceğinden. Orağı hızlıca
yere bırakıp, heyecanla doğruldu yerinden. Üstünde mavi bir elbise vardı
Anita’nın. Üstünde de beyaz ve uzun işlemeli bir cepken. Arkadaşı Bea’nın
bahsettiği gibi zayıftı ama yüzü huzur içindeydi, ışık saçıyordu. Düz ve uzun
saçlarında beyazları belirmişti. Annesini kucaklamak üzere akşam güneşine doğru
yürürken, bir azize gibi görünüyordu.
Julieta, yılların özleminin yangınından kurtuldu ve kızının
kucağına bıraktı kendini, huzur içinde. Zaman durdu, güneş durdu, rüzgar durdu.
Julieta’nın sevgisi, çevredeki tüm tepelere çarptı ve yankılandı. Rüzgar
hafifçe esti ve Anita sarılarak koluna girdi annesinin, bahçenin içerisine
doğru ilerlediler. Anita’nın kızları ayakta durup, bu kavuşmaya şahitlik
etmişlerdi. Anita, annesinin ellerini öpüyor, kızlarına ondan bahsediyordu.
Anita, Lorenzo’nun kapıda durduğunu görse de, görmezden gelmişti. Lorenzo
bahçenin girişinde ayakta durmuş, batmakta olan güneşin son ışıklarını
seyrediyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder