KELİME GÜNLÜĞÜ
İki artı bir olsun, lebiderya olsun
Leb demeden
lebiderya dedik ya, azıcık deniz görse de evler; hemen oluverdi lebiderya. Oysa
denizin dudakları anlamına gelirmiş lebiderya.
Aslı Farsçadan
gelmeymiş meğer. Leb deyince Farsça “dudak”
dermişiz. Farsça’nın, yani Hint-Avrupa dil ailesinin leb kelimesi,
Latinceye (tekil hali labium, çoğul hali labia) oradan da Tıp
diline geçmiştir. İngilizce’de lip, Fransızca’da lévre’yle de
akrabalık varmış da haberimiz olmamış a dostlar!
Umursar mısın umarsız mı?
Durun durun!
Umursarız tabii. Önemli sayarız, önem veririz, aldırış ederiz.
Ama bir de şarkı
tuttururuz;
“Umarsız şarkılar, dudağımda bir yarım
ezgi...”
Umursarım deriz ama
umarsız deyince anlam değişir. “Umar”
“çare” demektir çünkü. Yani
umursamazlıkla karıştırılan bu kelimemiz (umarsız)
çaresiz anlamındadır.
Usâreden Özsuya
Usâre ya da Üsâre Arapça kökenli bir
kelime. Günümüzde pek kullanılmıyor. Bitki veya hayvan dokularında bulunan ve
bunlardan sıkma yoluyla elde edilen besleyici sıvı, öz su anlamlarına gelmekte.
Bir diğer anlamı ise
“besleyici, hayat verici öz”. Buna
bir örnek verelim hemen;
“Değişmez fikir ve
diriltici usâre, az tesadüf edilir
hayal, hulâsa hakiki ruh saltanatı bunlardaydı” Ahmet Hamdi Tanpınar.
Bir diğer örnek de
Yakup Kadri’nin Rahmet adlı öyküsünden;
“...çocukken
gördüğümüz cinlerden vâkıâ sende birşey var; fakat, bu, onların usâresinden senin usârene karışmış birkaç damla gibi (...)”
Gentleman bir Centilmen
Gelelim günlükteki
son kelimemize. Centilmen bizim dilimize İngilizce’den gelmiş yerleşmiş.
Latince “gentilis”den gelen “gentle” sözcüğü “soylu, zarif, kibar” anlamına gelmekte. Man
gelince de zarif, soylu ve kibar adam oluveriyor.
Örnekler;
1898’de Ahmet
Rasim’in, Şehir Mektupları isimli eserinde “elinde manolya, göğsünde kamelya
aşağı yukarı gezinen yerli bir centilmen”
Nezihe Meriç’in,
Madem ki Hayal Kurmak Bedavadır öyküsünde, “- İşte buyrun! Demedim mi ben?
Sigara dumanı, dans müziği ve ekstra centilmen
genç adamlar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder