Bir Ümit Hikâyesi
Bir filiz verir tohum. Tohumun umudu filizidir. Bir bebek doğar kanlı, kanlı da olsa bebek umududur annenin. Güneş doğar geceden sıyrılır, güneş gecede kalanların umududur. Umut yarındır, yarını bekleyebilmek… Umut sonbaharda düşmeyen yaprak, kışın açan kardelen, gözlerdeki aşk ama en önemlisi umut bir çığlıktır ölüme karşı.
Annem de ümitti. Gerçek bir Ümit. Anneannem güne giderken kayınvalidesiyle “Ihhh!” demiş de annem düşüvermiş eşiğe. Ebe bile yetişememiş. Gelmiş, göbek bağını kesmiş sadece. Çirkinmiş annem. Kara, tüylü bir şeymiş. Ama gözleri kocamanmış. Dedem çok erken bırakıp gideceği kızının adını Ümit koymuş. Niye ki? Yıl 1950’ler. Dedemin mi yoksa ülkenin mi, yoksa dünyanın mı ümide ihtiyacı varmış?
1950: Dünya, soykırımların yaşandığı, bir atom bombasıyla binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan koca bir dünya savaşından çıkalı birkaç yıl olmuş. Ama yeni bir savaş, Kore Savaşı başlar. Dünyanın ümitlere ihtiyacı var.
1950: Ülke Demokrat Parti’nin seçim kazanmasıyla çok partili bir yönetime geçiyor. “Yeter Söz Milletin” diyor Demokrat Parti. Her yenilik bir ümittir nasıl olsa.
1950: Bağdat Hattı’nın devamı olan ve Ergani’deki bakırı taşımak için yapılan Bakır Hattı, Antep’in içine geliyor. Demiryolu demek umut demek.
1950: Dedem eşini seviyor ama kumarı, içkiyi de seviyor. Yaşaması için ümide ihtiyacı var.
Ümit, 4-5 yaşlarındayken babası ölür. Annesiyle beraber 7 yıl dedesinin evinde kalır. Annesi babasının evinde ırgat gibi çalışır. Ümit besleme gibi. Tavuğun kümesini temizlemeden yumurta yiyemez. Külle bulaşık yıkamadan oturamaz. Yeri bir tahta sandık üzeridir. Ümit öğretmen olmak için gizli sınavlara girer ve evden kaçarcasına öğretmen okuluna gider. Okuldayken annesi evlenir. Üvey babası istemez onu. Yazın dedesinin yanında, kışın yatılı okulda kalakalır. Ümit ümitsiz bir aşka düşer. Ümit hep mahzun, hep suskundur. Arkadaşı gökyüzüdür, yıldızdır. Tebessümü sadece bir kıvrımdır. Sırları, küskünlüğü içinde yaşama bağlanmaya çalışır. Evlenir. İstemez evlendiği kişiyi ama yine de bir yuvayı ümit eder. Ama ümitleri yine kırılır. Dayak yer. Gönlü kırılır. Kızı doğar, ümit eder. Oğlu doğar, ümit eder. Ümit mutsuzdur. Oğlu hastalanır, ona bakar. Ümit, umudunu diri tutmaya çalışır. Ama herkes onun kadar umutlu değildir. Oğlu, anjiyo masasında kalır Ümit’in. Ümit, neyi ümit edecektir? Çünkü artık umudu yoktur hayattan. Kızı evlenir. Uzaklardadır. Ama bilir ki orada bir Işık’ı bir de günleri aydınlatacak Şafak’ı vardır.
Ümit artık onlardadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder